Bir yanda, Filistin'de masum insanlar, onyıllardır İsrail'in
füze saldırılarıyla katlediliyorlar; Afrika'da insanlar, açlıktan
ölüyorlar; öte yandaysa, Amerika'daki, Avrupa'daki ve hepsi birer
“küçük Amerika” olma hayaliyle yanıp tutuşan diğer ülkelerdeki
egemen ve azgın mutlu azınlıklar, tıka basa midelerini
dolduruyorlar; keyiflerine göre tepe tepe tepiniyorlar her yerde;
kafalarına göre takılarak dünyaya nizamât vermeye çalışıyorlar oval
ofislerde, beyaz saraylarda, avam kamaralarında, knessetlerde,
kapalı kapılar ardında, satranç tahtalarına dönüşen masa başlarında
ve sâir yerlerde.
KURMACA, MEDYATİK HAYATLAR...
Biz, bunları, sadece medyadan biliyor veya öğreniyoruz.
“Ne var bunda?” demeyeceğinizi umarım. Çünkü biz, hayatımızı, kendi
hayatlarımızı yaşamıyoruz; medyaya yansıyan, medyada/n dramatize ve
estetize edilerek yansıtılan kurmaca hayatları yaşıyoruz.