Anadolu’nun mayasını karan, ruhunu oluşturan bir kıta var: Keşfedilmemiş kıta bu: Anadolu ruhunu inşa eden, ete kemiğe büründüren ama şu an en zor dönemini yaşayan medrese ve tekke’nin yeşerttiği ruh’tan sözediyorum.
Bu ruhun adım adım, kare kare, sayha sayha dirilişine tanık oluyorum bir kaç yıldır. Son iki hafta içinde Sivas, Kayseri ve Konya’da bu ruhun izlerini sürdüm. Anadolu ruhunun izlerini bu üç şehirde yakalamam hiç de şaşırtıcı değil aslında. Anadolu ruhu, Selçuklu’nun eseri zira. Sivas, Kayseri ve Konya da Selçuklu’nun üç önemli şehri, üç kurucu ve koruyucu şehri.
KAYSERİ’DE GÜZEL SÜRPRİZLER!
Adım adım dirildiğini söylediğim bu ruhun, yitirilmiş hazinemiz, keşfedilmeyi bekleyen yitik hazinemiz olduğunu gören insanlarla karşılaştım Kayseri’de, Kitap Fuarı’nda.
Gencecik, pırlanta gibi Anadolu çocukları bunlar.
Adem Yılmaz kardeşimin gayretleriyle birinci sınıf bir kültür, sanat ve kitap etkinliğine dönüşen Kayseri Kitap Fuarı, Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç’ın desteğiyle çok güzel olmuş bu yıl.