Kafka’nın hikâyesi, daha doğrusu öngörüsü, çoktan gerçek oldu: İnsan, metamorfoz geçiriyor... Yani başkalaşıyor, mankurtlaşıyor, ruhsuz bir yaratığa dönüşüyor; sadece hız, haz ve ayartı peşinde koşturuyor.
İnsanî özelliklerini yitiriyor...
Ve zombileşiyor.
Sadece yüzyıl içinde yaşanan savaşlar bile insanın nasıl insanlıktan uzaklaştığını, ruhsuzlaştığını, zombileştiğini göstermeye kâfidir!
Ürpertici kitlesel ölümlere ve katliamalara neden olması açısından son yüz yıl, insanlık tarihinin en karanlık yüzyılı olarak adlandırılmayı hak ediyor. Ki, son yüzyılı bu şekilde adlandıran yüzlerce kitap yayımlandı Batı’da bugüne kadar.
Burada dikkat çekilmesi gereken nokta şu: Batı uygarlığının bilimsel devrimleri, aydınlanma devrimlerini, iktisadî ve siyasî devrimleri yaparak bilimde, teknolojide gücünün zirvesine ulaştığı bir zaman diliminde tarihin, insanlık tarihinin en karanlık yüzyılı olarak adlandırılan bir yokoluş yüzyılının, bitmeyen küresel, bölgesel kaoslar ve çatışmalar, ürpertici katliamlar, soykırımlar çağının tam ortasına insanlığı fırlattığı gerçeğinin görülmüyor ve bu felâketten nasıl çıkılabileceği meselesi üzerinde bütün dünya ölçeğinde entelektüel olarak kafa patlatılıyor olmayışı son derece düşündürücü!