Salı günü Türk sinemasının öncü isimlerinden Ayşe Şasa'nın
vefatının birinci yıldönümü.
Ayşe Şasa, sadece iyi bir senarist değildi; hem bir film düşünürü
hem de genç ve parlak kuşakların elinden tutan, önalan ve önaçan
bir öncüydü.
ŞİİR GİBİ BİR İNSAN, ŞİİR GİBİ BİR ÖNCÜ
Ayşe Şasa, Türkiye'nin yaşadığı travmayı iliklerine kadar yaşayan
ve kültürel şizofreniye dönüşen, bu ülkenin ruhköklerini kurutan,
kültür ve sanat dünyasını çölleştiren bu travmanın nasıl
aşılabileceğinin somut bir timsaliydi.
Türkiye'deki kültür ve sanat hayatının ne kadar metamorfoz yediğini
iliklerine kadar yaşayan ve bizim aynı anda hem sade hem de derûnî
medeniyet birikimimizin nasıl hayata geçirilebileceği üzerinde kafa
yoran bir düşünürdü.
Her özgün düşünür gibi, Türkçe'yi şiir gibi kullanan bir yazardı.
Gerek Türk film düşüncesinde bir milat olan Yeşilçam Günlüğü
kitabında, gerekse diğer anlatı kitaplarında bu şiirsel dili bütün
boyutlarıyla görmek mümkündü.
Ayrıca hayatı da kanatlandırıcı bir şiir gibiydi Ayşe
Şasa'nın...
FİKİR, OLUŞ VE VAROLUŞ ÇİLESİ...