Anayasa, toplumsal sözleşmedir. Bu toplum anayasa yapamadı. Bu
topluma Fransız, İsviçre, faşist İtalya'dan ithal edilen anayasalar
dayatıldı.
Bu topluma anayasa yaptırmak istemiyorlar hâlâ! Yaşadığımız
terörün, iç ve dış kuşatmanın nedenlerinden biri de bu!
Türkiye'de en temel sorunlarımızdan biri, bir meseleyi olduğu gibi
değil de, tersinden, takla atarak, hatta gerekirse kırk takla
attırarak, takiyye yaparak, takiyye yapmaya zorlayarak anlatmak.
Siz buna iki yüzlülük de diyebilirsiniz, münafıklık da, yerine
göre.
Dürüst değiliz. Kimseden de dürüst olmasını istemiyoruz. Dürüst
insanların işimize çomak sokacaklarına inanıyoruz!
Türkiye'de anayasa ile İslâm arasında doğrusal / birbirini
besleyen, birbirini çeken bir ilişki yoktur; aksine, birbirini iten
ters bir ilişki / ilişkisizlik vardır.
Mesela anayasa ile İslâm kelimelerini birlikte kullanmak bile
tedirgin ediyor insanı.
Neden?
Çünkü hemen zorba, iki yüzlü, takiyyeci oportünistlerin, tastamam
“zihinsizleştirilmiş zihin” hastalığından mustarip yazarları,
kapıkulları, “vay sen misin, bunu söyleyen?” diyerek haber yapıp,
hatta manşet yapıp ilkel bir saldırı başlatabilirler. Çünkü
vicdanla, din'le, iman'la sorunlu hatta kavgalı adamlar bunlar.
İkincisi, anayasa ile İslâm kelimelerini birlikte kullanmak,
bazılarının, “Sırası mı şimdi? Bir çuval inciri berbat etmeyelim,”
şeklinde bir vaziyeti kurtarma kaygısıyla hareket etmelerine yol
açabilir ama böyle yapmakla bu insanlar, Türkiye'deki temel sorunu,
Türkiye'nin İslâm'ı ne yapacağı, İslâm'ı neden itip kaktığımız,
aşağıladığımız, devletin hayatından da, milletin hayatından da
uzaklaştırma kavgası verdiğimiz sorununu bir kez daha ertelemiş
olurlar, olacaklar.