Önceki hafta Balkanlar’a diriltici ve silkeleyip kendimize getirici leziz bir seyahat yapmıştık Aşk-ı Turkuaz’ın güzel organizasyonuyla. En son Üsküp keşiflerimizi paylaşmıştım sizlerle. Bu hafta sonu da Ohri keşiflerimizi paylaşacağız. Kalemi nehir gibi akmaya başlayan MTO’muzun demirbaşlarından Bingöl’den Seyfullah Yiğit kardeşimizin tertemiz, arı, duru, su katılmamış nefesiyle sizlere sunuyorum… Birazcık keyfinizi kaçıracak olsa da güzel bir pazar yazısı…
***
Balkanlarda seyahat ederken içiniz bir anda çok hoş oluyor. Huzur doluyorsunuz. Acaba buralara gelip yerleşsem mi, demeye varıyorsunuz; sonra bir anda Balkanlar’daki sıkıntılar… içinize endişe dolduruyor; huzur yerini, endişe ve huzursuzluğa bırakıyor. Seyahat eden biri olarak bunu hissettiysem orada yaşayanların ruh halini varın siz düşünün. Sürekli diken üstündesiniz.
Tamam, Gazze’deki, Batı Şeria’daki gibi değil durum ama çok ciddi bir endişe ve korku var Balkanlardaki Müslümanlar arasında. Bu endişe ve korkuyu Müslümanların gözlerinde görebiliyorsunuz.
Kosova’da tanıştığım Prizren’in merkezinde çay ocağı işleten ve “her şeyimizi biz Türkiye’ye borçluyuz” diyen Bayram abi mesela. Neşeli...