Önce şunu iyi bilmek gerekiyor: DAEŞ diye bir “şey” yok.
İngiltere diye sinsi bir güç var sadece.
Batılılar, özellikle de İngilizler, DAEŞ'le filan savaşmıyorlar.
Eğer öyle olsaydı, ortada DEŞ'ten eser kalmazdı! Dünyayı
aptallaştırıyorlar. DAEŞ'i kullanarak İslâm'la savaşıyorlar.
DAEŞ, adım adım Irak'a ve Suriye'ye yerleştirildi. Ama Irak'a ve
Suriye'ye yerleşen aktör, DAEŞ değil, gerçekte, İngiltere'dir.
Önceki gün de yazdığım gibi Irak kabinesinden 18 bakan İngiliz
vatandaşı olması bunun küçük ama önemli bir göstergesi.
İNGİLİZLER, KUKLALARLA HARİTALARI YENİDEN ÇİZİYORLAR!
DAEŞ, PKK-PYD gibi örgütler maşa'dır; İngilizlerin kuklasıdır.
Bu şu anlama gelir: İngilizler, iki yüzyıl önce Vehhabiler
üzerinden sahneledikleri oyunu, bu kez DAEŞ gibi örgütlerle İran'ın
önünün açarak ve tastamam selefsizlik demek olan peygamber
kabirlerini bile bombalamaktan çekinmeyen bu sözümona Selefî
hareketler üzerinden sahneye koyuyorlar.
İngilizler, küresel sistemi yeniden dizayn etmek istiyorlar ve bunu
da ancak İslâm dünyasındaki “tarihî derinlik”lerini yeniden
harekete geçirerek yapabileceklerini çok iyi biliyorlar.
DEMOKRASİ ÇAĞI DEĞİL DROMOKRASİ ÇAĞI
İçinde yaşadığımız çağı anlayamadığımız sürece, dünyada yaşananları
kavrayamayacağımızı göremiyoruz hâlâ.
İçinde yaşadığımız çağ, demokrasi çağı değil, dromokrasi çağı.
Modernliğin çocuğu demokrasi, çoktan tarihin çöplüğünü boyladı.
Bazı Müslümanların, hâlâ demokrasi mücadelesinden bahsetmeleri,
sığlıklarının ve çağı kavrayamadıklarının göstergesidir.
'PORNOGRAFİ'DEN DROMOKRASİ'YE, SİMÜLASYON'DAN ASİMİLASYON'A...
Oysa Müslümanların sorunu demokrasi sorunu değil, en geniş
anlamıyla bağımsızlık sorunudur.