Tarihin silbaştan yeniden yapıldığı zorlu bir süreçten geçiyoruz.
Bütün büyük doğumlar büyük sancıların çocuğudur.
Tarihi, fikir, oluş ve varoluş çilesi çekmeyi göze alan, bedel ödemekten kaçınmayan toplumlar yapar.
SELÇUKLU MAYASI VE OSMANLI RUHU, KÜRESEL BARIŞ YURDU KURDU
Anadolu, işte böylesi bir çileyle yoğruldu.
O yüzden Anadolu'ya ekilen Selçuklu mayası tuttu.
O yüzden Anadolu'da yeşertilen, hakikatten süt emen, Hakikat'in “çocukları” Mekke'den ve Medine'den beslenen, esinlenen, kendini her şeyden önce Devlet-i Âliyye-i Muhammediye olarak gören, hâdimü'l-harameyn olarak nefes alıp veren Osmanlı ruhu, Anadolu'da hayat buldu, Anadolu'da hayat oldu ve dünyaya Anadolu'dan hayat sundu.
Dünyada gerçek anlamda küresel adalet ve barış düzenini, küresel Dâru's-Selâm'ı (Barış Yurdu'nu) ve Dâru'l-İnsan'ı (İnsanlık Yurdu'nu) Osmanlı kurdu.
Özetle Selçuklu'nun ve Selahaddin'in çocuklarının ektiği tohumlar, Osmanlı'yla meyveye durdu: Üç kıta, işte ancak o zaman tam altı asır, küresel ölçekte huzura ve sükûna kavuştu. Bu, tarihte ilk ve son defa küresel ölçekte sözkonusu oldu.