Din, Allah’tan (cc) gelmiştir; o yüzden bütün tanımların ve sınırların ötesine uzanır ve hayatımıza hem mânâ hem de ruh katar.
Akıl, bilim, çağ sınırlıdır. O yüzden zamanla ve mekânla kayıtlıdır; o yüzden aklın nefesi sınırlı, bilimin ve çağı ufku değişkendir, gelip geçicidir.
O yüzden, Din’in akla indirgenmesi, bilime ve çağa göre yorumlanmaya çalışılması, dini ruhsuzlaştırır, tanınamaz hâle getirir ve hayattan uzaklaştırır sonunda.
Batı’da Protestanlıkla / Modernlikle birlikte yaşanan felâket budur işte.
Kişinin, din’i, kafasına göre, işine nasıl geliyorsa öyle yorumlaması ve sonuçta dine uyacağına, dini kendisine uydurması kaçınılmaz sondur...
O yüzden önüne gelen İncil yazıyor Batı’da.