Batı uygarlığı, Atina'da kuruldu, İskenderiye'de dağıldı,
Roma'da toparlandı ve Londra'da yeniden kuruldu.
En az üç asırdır, Batılıların kurdukları ve yön verdikleri bir
“dünya”da yaşıyoruz.
Şu an, İngilizlerin Sanayi Devrimleriyle birlikte kurdukları,
“Batılı dünya”nın “içindeyiz” hepimiz. Bilimsel Devrim, Aydınlanma
Devrimleri, Siyasî Devrimler, İngilizlerin Sanayi Devrimleriyle
nihâî noktasına ulaştı.
Önümüzdeki 50-100 yıllık süreçte dünyanın geleceğini, üç aktör
şekillendirecek gibi görünüyor: İngilizler, Ruslar ve Türkiye.
Üç aktör de bilfiil olmasa da bilkuvve dünyanın geleceğini
şekillendirebilecek tarihî, kültürel, ekonomik, siyasî ve stratejik
potansiyele sahip yegâne aktör olduklarını şu ya da bu şekilde
gösterdiler.
GÜCÜ KUTSAYAN KAPİTALİST SİSTEM, DÜNYAYA KAN KUSTURUYOR...
İngilizler, son iki asırdır, Yahudilerle birlikte
gerçekleştirdikleri küresel kapitalist düzenin kurucuları.
Yeni boyutlar kazansa da cârî apitalist küresel düzenin kodlarını
İngilizler belirlediler, Şark Meselesi gibi asırlık büyük
stratejileri İngilizler geliştirdiler.
Ancak İngilizlerin yaklaşık bir buçuk asır önce son şeklini
verdikleri kapitalist küresel düzen büyük sorunlarla malul.
İngilizlerin Sanayi Devrimi'yle birlikte yaklaşık iki asır önce
geliştirdikleri “homo-ekonomicus” / “ekonomik-insan” modeli,
kapitalist küresel sistemin hem hızla köksalmasında hem de hızla
kendi kuyusunu kazmasında belirleyici rol oynadı.
Gücü kutsayan, “sosyal Darwinizm”e dayanan kapitalist sistem,
emperyalistleşti, dünyayı cehenneme çevirdi: Dünyanın bütün
medeniyetlerinin felsefî, kültürel ve tarihî dinamiklerini yerle
bir etti: Dünyayı kendisine bezmeye icbar etti: Varolabilmenin
yegâne şartı, sürgit makinalaşan, ruhsuzlaşan kapitalist güce, bu
gücün her şeyi yerle bir eden ruhsuz “ilerleme / kalkınma” modeline
boyun eğmekten geçiyordu!