Amerika’nın Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Afrika’nın içlerinde, Latin Amerika’da ne işi var, arkadaş!
Amerikalılar, bütün gittikleri dünya coğrafyasına, dillerine pelesenk ettikleri, bütün dünyaya da ezberlettikleri, sözümona “evrensel Batılı değerleri”, sözgelişi, hukukun üstünlüğü, demokrasi, özgürlük filan mı götürüyorlar?
Dünyaya adalet, barış, hak, hukuk ve kardeşlik mi armağan ediyorlar?
Yoksa dünyayı sömürgeleştirerek, dünyanın en zengin medeniyetlerinin köklerini kazıyarak, hiç birine hayat hakkı bile tanımayarak, dünyayı kan gölüne mi çeviriyorlar, her yeri cehenneme mi dönüştürüyorlar?
Bu soruları, bugün Rusya için de, Çin için de, İngilizler ve dünyayı köleleştiren “görünmeyen el” gibi dünyanın ekonomisine, dolayısıyla siyasî, kültürel gidişatına yön ve çeki düzen veren Yahudi gücü için de sorabiliriz.
Bu soruları, dünün İngiltere’si, Fransa’sı, Almanya’sı, Hollanda’sı, Portekiz’i, İspanya’sı için de sorabiliriz aynen, elbette ki.