Çocuk cinayetleri aldı başını gidiyor. Birinin acısını dindirmeden bir diğeri patlak veriyor. Bu meselenin Türkiye’yi kaosa sürükleyip yönetilemez hâle getirme kaygısıyla gerçekleştirilen organize bir eylem olup olmadığı meselesi bütün yönleriyle araştırılmalı.Bendeniz bugünkü yazında bu yaşadığımız sosyo-kültürel cinayetlerin felsefî arkaplanları üzerinde kafa patlatmak istiyorum.
Bu toplum, ekmek için yaşamadı Müslüman olduğumuz zamandan bu yana. Bu toplum hakikat için yaşadı, Hakk’ın hakikati için. Hakk’ın hakikatinin tahakkuk etmesi için.
Hakk’ın hakikati ne, peki?
Halkın sulh ü salah’ı, adl ü felâh’ı ve inşirahını temin eden mânâ haritası.
Bu mânâ haritası, halkın sulh ü salah’ının da, adl ü felahının ve inşirahının da yegâne kaynağı. İnsanlığın susuzluğunu gideren ilâhî bir pınar. Kana kana içilen, kutlu, lezzetli, aşı yapan ezelî ve ebedî bir kaynak.
Bu kaynak kuruduğu zaman, insan yeşermez orada. Yürek insanı, fetih insanı, gönül insanı yeşermez o çorak iklimde; gök ekini tohum köksalamaz o kaynağı kurumuş...