Bir ibadet, yani varoluş şartı olarak oruç, müminin Rabbine
yönelmesidir. Her ibadet gibi Rabbi'yle ontolojik temasa
geçmesi.
Ne büyük bir asalet, imtiyaz ve izzet bu böyle!
HAKÎKÎ ÖZGÜRLÜK: KULLUK
Her ibadet gibi oruç da bir kulluktur (ubûdiyet); insanın kul
olduğunu hatırlaması.
Kulluk, özgürleşmektir. Kul olmayan, kulluğunun şuuruna varamayan
insanlar, özgürlüklerini yitirirler; kâh kula, kâh paraya-pula kul
olurlar; kâh kulun yapıp ettiklerine, kâh dünyaya, dünyadaki her
şeye, kâh nefislerine, nefislerinin arızî arzularına ve
ârızalarına...
Ama Hakk'a kul olmayan insan, hakîkati göremez; en zayıf şeylere
de, en güçlü şeylere de kul-köle olur da farkedemez bile bunu.
İşte oruç, insana her şeyden önce kulluğunu hatırlatır. Hakka kul
olmadığı takdirde kolaylıkla her şeyin kulu olacağını; tıpkı
Kitabımız gibi, tıpkı tarihin büyük peygamberleri, bilge kişileri,
çağımızın düşünürleri, sanatçıları gibi; örneğin romanın zirvesi
Dostoyevski veya psikanalizin zirvelerinde gezinen Lacan gibi..