Okumayan bir toplumuz. Ama genç kuşaklar arasında çok parlak insanlar var. Okumak istiyorlar ama ne’yi, nasıl ve niçin okumaları gerektiğini bilmiyorlar. Bu konuda yol fenerlerine ihtiyaçları var.
Batı uygarlığı, Socrates’ten Aristo’ya, Descartes’tan Kant’a ve Hegel’e kadar yalnızca bilme üzerinde yoğunlaştı; bilgi, zamanla enformasyona ve veri’ye dönüştü. Dünya üzerinde hegemonya kurmanın araçları olup çıktı.
Sonuçta, bilgeliğin ve Hikmet’in izleri silindi.
Bilgelikten kopuk bir bilgi, kaçınılmaz olarak kör bilinç üretti; bu da, insanı linç etti.
Oysa insanın meselesi, dolayısıyla eğitim çabası, sadece bilgilenmeye indirgenemez.
Mesele, bilmek değil, olmak; kişinin bu dünyayı ve kendini aşması, aşkınlaşabilmesi.