Çağımız; insanın, eşyanın, araçların tanrılaştırıldığı, “Tanrı” fikrinin yok edildiği bir çağ. Bunun bir ürünü olan deizm, ateizm dalgası, ülkemizde de kendini göstermeye başladı.
Çağ’ın tasallutundan kurtulmak ve çağa tasarrufta bulunmak zorundayız. Çağı tanımadan tanımlayamayız; kuşanmadan kuşatamayız.
Bu konularda, ufuk ve zihin açıcı yazılar yazacağım. Bu ilk yazımla fikrî bir tasarruf çabası ortaya koymaya çalışacağım. 10 yıl önce yazdığım bu yazımı ara başlıklar ekleyerek temel oluşturması için sizlerle yeniden paylaşıyorum.
İMAN VE İNKÂR’IN, AKIL, İRADE VE KULLUĞUN FELSEFÎ ANTROPOLOJİSİ
Şaşırtıcı gelebilir ama gerçek şu: İnsan “tür”leri içinde, felsefî duruşları bakımından da, dünyaya karşı takındıkları tavır/lar bakımından da, dünyanın, insanın ve kâinâtın başına gelenler ve şu dünya hayatının geleceği bakımından da, gerek sordukları sorular, gerekse -belki de daha önemlisi de- soru soruyor olmaları açısından birbirine en yakın iki insan “tür”ünden sözetmek gerekecek olursa, bu iki insan türünün iman eden insan’la inkâr eden insan olduğunu söyleyebiliriz.