Batılılar, modernlikle birlikte büyük devrimler yaptılar: Düşünce devrimleri, bilimsel devrimler, iktisadî devrimler...
Bu devrimler, başlangıçta, büyük umutlar doğurdu: Batılı insan, artık her şeye hâkimdi, her şeye çeki düzen verebiliyordu; öyle ki, bütün hastalıkları yenebiliyor, acıyı yok edebiliyordu...
Bütün bunlar 18. yüzyılda -Kant’tan esinle söylemek gerekirse- insanın, elbette ki, Avrupa insanının epistemolojik iyimserlik katsayısını artırmaya yetmişti.
Ama 19. yüzyılla, özellikle de 20. yüzyılla birlikte bu epistemolojik iyimserlik havası ve zafer sarhoşluğu yerini zamanla ontolojik kötümserliğe terketmekti gecikmedi.
DÜNYA, NİÇİN VE NASIL CEHENNEME SÜRÜKLENDİ?
Tanrılardan ateşi çalan Promete, yani Batılı insan, Descartes’ın “buyruğu”nu yerine getirerek, önce doğaya hâkim oldu; sonra da dünyaya.