Türkiye'de art arda yaşanan ürpertici terör hâdiseleri de, Irak'ta, özellikle de Suriye'de yaşanan Rus, Esed, Fars katliamı ve DEAŞ'ın kullanılarak İran'ın önünün açılması da aynı şeye hizmet ediyor:
Kısa vadede olmasa bile orta ve uzun vadede İslâm dünyasını toparlayacak yegâne gücün, yani Türkiye'nin durdurulması, İran'la kapıştırılması ve bir oldu bittiye getirilerek Türkiye'nin boğazına çökülmesi.
YÜZYILLIK BÜYÜK OYUN: İRAN'IN ÖNÜNÜN AÇILMASI, TÜRKİYE'NİN KUŞATILMASI VE EHL-İ SÜNNET OMURGANIN ÇÖKERTİLMESİ
Buradan sonra varılmak istenen hedef çok hayatî ve çok ürpertici: İran, neredeyse kuzeyden güneye ve en merkezine kadar Arabistan Yarımadası'na enlemesine ve boylamasına yerleştirildi.
Bu arada Batı ittifakının ve kurumlarının üyesi olmasına rağmen Türkiye'nin eli kolu bizzat Batılılar tarafından bağlandı. İçerden ve dışardan kuşatılmaya, terörle kaos ve iç savaş ortamına sürüklenmeye, İran'la karıştırılmaya ve boğazlanmaya çalışılıyor Türkiye.
Bu çok ürpertici ve alçakça bir senaryo. Senaryo dediğime bakmayan; sadece tasarlanan bir senaryo değil bu; adım adım hayata geçirilen yüzyıllık büyük oyun!
Burada hedef çok büyük:
Bin yıl İslâm dünyasını akîdevî, fikrî ve siyasî olarak dimdik ayakta tutan, Selçuk, Eyyüb ve Osman çocuklarının gayretleriyle dışarıdan gelen bütün saldırıları püskürten Ehl-i Sünnet Omurga'nın çökertilmesi, dolayısıyla İslâm'ın kendi tabiî coğrafyasında bile yeniden tarih yapabilecek imkânlarının yok edilmesi, belinin kırılması...
Ama tehlike büyük: İran'ın önünün açılması ve Türkiye'nin hedef tahtasına yatırılması, yalnızca bölgenin değil dünyanın tarihî akışını alt üst edecek kadar büyük bir oyundur.