Tuhaf bir dünyada yaşıyoruz: Her şeyin çivisinin söküldüğü, metamorfoza uğradığı, çivisiz ve de çilesiz bir dünya burası. İnsansız ve ruhsuz. O yüzden acısız ve acımasız. Acımasızlıkların sınır tanımadığı, insanın, varoluş serüveni boyunca belki de en acımasız olanla iç içe olmasına rağmen, acıyı hissedemeyecek kadar acımasızlaştığı, duygusuzlaştığı; en büyük insanlık trajedilerinin yaşandığı bir zaman diliminde trajedinin komediye dönüştüğü, insanın artık sadece dsytopia’lar (yok-ülkeler) ürettiği yokoluşlar dünyası.
İnsanın dünyasızlaşması ve duyarsızlaşması, hayatın anlamsızlaşması ve çölleşmesi.
Hayatın bir anlamı yok artık. İnsanların bir maskeli balodan ötekine koşuşturduğu bir dünyada hayat, anlamını, her an değişen ve değiştirilme ihtiyacı hissedilen maskelerle gerçekleştirilen plastik rollerden alıyor.