Fatih'e toz kondurmayız ama Fatih'i Fatih yapan ruhun ne
olduğunu bilmeyiz.
Bizim trajedimiz bu!
Sağında Akşemseddin / tekke, solunda Molla Gûrânî / medrese
olmasaydı, Fatih, Fatih olabilir miydi?
Fatih, medresenin karşısına tekkeyi boşuna yerleştirmemişti, değil
mi?
BATIDAKİ ÜNİVERSİTENİN GERİSİNDE MEDRESE VAR!
Ezberler bizi ezer, yok eder, kölesi hâline getirir. Ezberler çöpe,
diyorum ve bu yazıda ezberlerimizi altüst edeceğimi ifade
ediyorum.
Bugün, geliştirilmiş en insânî ve imajinatif “eğitim” sistemi
medresedir. O yüzden, Batı'da, özellikle de ABD'de eğitimin zirvesi
doktora programının gerisinde medrese vardır. Bizden alınmış,
adapte edilmiştir.
Bütün medeniyetler arasındaki ilişkiler bu alış-verişlerle
gerçekleşir.
Türkiye'deki -özellikle zihin-özürlü entelijansiya tarafından-
çarpık anlaşılan konulardan biri medrese konusu.
Medrese, yaklaşık bin küsur yıl İslâm medeniyetinin temellerini
atan maarif kurumunun adı. Ve İslâm medeniyetinin geliştirdiği,
medeniyeti yeşerten, filizlendiren, yeni ufuklara eriştiren, bütün
insanlık birikimini kendine maleden özgün bir eğitim modeli.
Yalnızca insanlık birikimini kendine maleden, yorumlayan ve aşan
yolculuklar, insanlığın önünü açar.
İşte bu nedenledir ki, Müslüman medreseleri, Batı üniversitelerine
de kaynaklık etmiş, dünyanın birikiminin Batı'ya ulaşmasını
sağlamıştır.
MEDRESENİN ÇÖKMESİ: MEDENİYETİN ÇÖKMESİ
Bugün medrese'nin -Türkiye'de- yaşamıyor olmasının nedeni, İslâm
medeniyetinin çökmesidir. Türkiye'nin dışında İslâm dünyasında
medrese -bir şekilde- varlığını sürdürüyor ama hiçbir yaratıcı
atılıma, öncü açılıma öncülük edebilecek çapa ve niteliğe niteliğe
sahip değil.
Medeniyetin çökmesi, medresenin de çökmesini beraberinde getirdi.
Tersi de doğru: Medresenin çökmesi, medeniyetin temellerini sarstı
ve çökmesiyle sonuçlandı.
Ulema gitti, “film koptu”: Medeniyet gökkubbemiz çöktü, üzerimize
yıkıldı: “Baş''la “gövde” birbirinden ayrıldı. Müslümanca biliş,
duyuş, düşünüş, zevk ve beğeni biçimlerimiz yokoldu. Çöl'e mahkûm
olduk...
Asıl yakıcı mesele şu, burada: Müslüman toplumlar, medreseye
yeniden diriltici bir ruh üfleyemezlerse, yeniden esaslı bir
medeniyet hamlesi gerçekleştiremezler. Müslümanca duyuş, düşünüş ve
varoluş biçimini, ancak İslâmî bir maarif modeli
geliştirebildiğimiz takdirde yeşertebiliriz yeniden.
MEDRESE RUHU VE UFKU, BATI'DA YAŞIYOR!
Türkiye'deki entelijansiyanın ve uzantısı kapıkulu medyanın
ezberini bozacak bir gerçeğe dikkat çekmek istiyorum burada.
Bugün Türkiye'de de, İslâm dünyasında da medrese ölü; medrese ruhu,
bir şekilde, Batı'da yaşıyor aslında! Batı'daki en yüksek eğitim
kurumlarının başvurduğu ve yaşattığı bir eğitim biçimi ve ruhu
bu.
Medrese'de yüksek fikir, alanında zirve'yi temsil eden âlimin
dizinin dibine oturarak geliştirilir.