Medyanın dili ve doğası hakkında zorunlu felsefî bir kavrayışa
ve donanıma sahip olmadan, medyanın sosyal boyutlarını anlamak hem
imkânsızdır hem de son derece tehlikeli sonuçlara yol açar.
Düşünürler, şimdi››de, bura''da yaşamazlar. Geleceği ve gelecekte
yaşarlar. Ve bizi geleceğe taşırlar.
Çağımızın en büyük düşünürü Martin Heidegger, “kamera, izleyiciye
yöneltilmiş bir silahtır,” demişti.
İletişim çağında yaşıyoruz ama iletişimsizlik en büyük sorun.
O yüzden, çağımız iletişim çağı değil, medya çağıdır.
Medya, görünüşte iletişim aracıdır; ama gerçekte, iktidar ve
hâkimiyet kurma aracıdır.
MEDYANIN GÜCÜ, GÜCÜN MEDYASI
Medyaların gücü tartışılamaz. Medyalar çok güçlü; bu açık.
Ama medyaların gücünden ziyade, gücün medyasından sözetmemiz
gerekir öncelikle.
Gücün medyasını ıskalayanlar, medyanın gücünü kavrayamazlar.
Medyanın gücünü de, gücün medyasını da gözardı edenlerse, bizi hem
medyaya hem de güce mahkûm ederler.
Gücün medyasının medyanın gücünü nasıl bir küresel dekadans, nasıl
ayartıcı, vulger bir kültürel ve entelektüel yıkım makinası olarak
kullandığının en çarpıcı örneği Hollywood''tur.