İki asırdır ölçülerimizi kaybettik. O yüzden araçlarla amaçları kolaylıkla birbirine karıştırmaktan, araçları amaçların yerine yerleştirmekten başka bir şey yapamıyoruz.
Amaçlarımızı yitirdik, araçların esiri hâline geldik.
Hayatımızı araçlar, özellikle de siyaset şekillendiriyor.
Oysa siyaset sadece bir araçtır; siyasetin bir ruhu yoktur; siyasetin dayanması gereken, siyasete anlam ve ruh katacak tek ölçü hakikattir.
Hakikati siyasete göre değerlendirirsek, başka bir ifadeyle siyaseti hakikatin önüne geçirirsek, hakikatten eser kalmaz ortada.
Sonuçta, siyasetin, yani araçların hakikati yutması ve buharlaştırması önlenemez.