Arşivlerimizin kamyonlara doldurulup Bulgaristan’a satıldığı günlerden bugünlere geldi bu ülke.
Müziğinin, ezanının, alfabesinin yasaklandığı, dilinin İslâmî kurucu-köklerinden koparıldığı bir ülkenin çocuklarıyız.
Sömürgecilerin yapmaya bile cesaret edemeyecekleri bir kendi-kendini sömürgeleştirme (=ruh köklerini kurutma, tarih bilincini delik deşik etme) cinayeti yaşandı bu ülkede.
DİLDE ÇİFTE CİNAYET!
Bir ülkenin müziği, ruh köklerinin en derin, en rafine şifrelerini sunar. Müziğini yitiren bir toplumun, duyargaları körleşir, dünyanın farklı kültürlerinin dünyalarına nüfûz edebilme melekeleri buharlaşır.
Ezan, bu toplumun, birliğinin, dirliğinin, kardeşliğinin en güçlü, en kalıcı sembolüdür.