Müslümanlar olarak tarihimizin dönüm noktalarından biri, Tanzimat. Kaderimizin döndüğü ân. Tarihten uzaklaştığımız bir sürecin başlangıç noktası. Tarihi yapan bir aktör olarak İslâm medeniyetinin tarihten çekilmeye başladığı yok oluş sürecinin adı. Tarihin gündönümü vakti.
Tarihi yaşamadan tarihi yapamazsınız. Tarihten uzaklaşanlar, elbette ki, tarihi yapamazlar. Tarihi yapamayanlar, bu dünyada yaşadıklarını söylemesinler boşuna! Kendi kaderlerini kendileri belirleyemez onlar. Belirleyen değil belirlenen olurlar. Sürükleyen değil sürüklenen. Tarihi önüne katıp sürükleyen bir özne’den başkalarının yaptığı tarihin önünde sürüklenen nesnelere dönüşürler.
TARİHİ YAZAMAZSANIZ, TARİHİ ASLÂ YAPAMAZSINIZ!
Burada tarifini metaforik bir dille yaptığım süreç, tarihten uzaklaşma süreci, özgürlüğün yitirildiği, yok oluşun eşiğine sürüklenildiği anlamına gelir.
Mesele tarihe / zamana hükmetmek mi? Hatta sadece varolmak, hükmet mi meselesi insanlığın? Elbette ki hayır. İnsanlığın meselesi ne olduğunu bilmesi, ne olduğunu bilerek aslında bilmediğini idrak...