Dünyayı anlama ve yeni bir dünya inşa etme sürecinde üç tür tavrın varlığından sözedebileceğimizi söylemiştim dünkü yazımda.
Göre Tavrı, her şeyin, hâkim Batı uygarlığına göre değerlendirilmesidir; Batıcı söylemler, ödünç akılla ve ödünç zihin’le hareket ederek her şeyi Batı’ya göre okurlar ve sonuçta Batı’lı söylemleri ve eylemleri -üstelik de burada!- yeniden üretmekten ve Batı’nın hâkimiyetini meşrûlaştırmaktan başka bir şey yapamazlar.
Karşı Tavrı, hâkim Batılı söylemlere ve eylemlere reaksiyon olarak özellikle İslâmcılar, Türkçüler tarafından benimsenir. Karşı Tavrı, anti-tezdir.
Karşı Tavrı, farkında olmadan, anti’si olduğu Batılı Tez’in içinden konuşur, dolaylı olarak Batılı tez’i yeniden üretir.
Kapitalizm, varlığını ve hegemonyasını sürdürebilmesini anti’lerine, anti-kapitalist hareketlere borçludur.
Oysa İslâm hiç bir şeyin anti-tezi değildir. Başlıbaşına Tez’dir.