Semerkand yolculuğumuz herkese ve her şeye ışık tutacak ilginç ipuçları sunan çok katmanlı bir keşif ve mükâşefe yolculuğu oldu.
Bu son Semerkand yazısı da Seyfullah Yiğit kardeşimin ruh dolu kaleminden çıktı. Zihin açıcı ve verimli olması dileğiyle paylaşıyorum sizlerle…
SEMERKAND’I KEŞFETTİKÇE NEYİ YİTİRDİĞİNİ HATIRLAMAK…
Pazartesi günü sabah erkenden Semerkand’ı keşfe çıktık. Semerkand’ı keşfettikçe kendimizi, kendimizi keşfettikçe neyi yitirdiğimizi keşfediyorduk aynı zamanda hayretle… Semerkand’lıların nasıl bir hazinenin üzerinde oturduklarının bilincinde olmadıklarını görünce, bu çok yönlü keşif çabamız, bizi bir tarih felsefesi geliştirmeye kışkırtıyordu: Tarih bilinci linç edilmiş toplumların hayatları ilginç bile değildir. Özgün değildir. Geleceği kuracak bir bilince ve ruha sahip olmaktan çok çok uzaktır. Kendine uzaktır. Kendi dünyasına uzaktır. Ve dünyaya da uzaktır bu tür toplumlar.
Müslüman dünyasının resmi bu aslında. Özbekistan bu resimden azade değil. Ama burada bir fark var: Muazzam bir tarih var Özbekistan’da ama o tarih bu insanların hayatlarına yön vermekten uzak. Ölü bir tarih bu çünkü. Toplumun tarih...