Bütün bir Arap dünyasını hallaç pamuğu gibi savuracak, postkolonyal süreçte, İslâm dünyasındaki İslâmî söylemleri, oluşumları, cemaatleri geri dönüşü zor bir çıkmaz sokağın eşiğine sürükleyecek bir büyük yangına dönüştü adına Arap baharı denen neo-liberal ayartıcı başkaldırılar.
“ARAP BAHARI”YLA İSLÂMÎ SÖYLEMLERE BÜYÜK DARBE VURULDU
O zamanlar bu başkaldırıların Arap dünyasında uzun vadede bütün İslâmî söylemleri ve hareketleri bitirecek büyük bir tezgâh olduğunu yazmış, ilk yazdığım yazıya “istikrarlı istikrarsızlık” başlığını atmıştım.
Batılılarla, onların uydularıyla mücadele eden bir yazar olduğum çok iyi bilinmesine rağmen bazı insanlar, “diktatörlüklere karşı bir savaş veriliyor ve bu savaş bütün diktatörlüklerin sonunu getirecek” diyerek itiraz ettiler yazdıklarıma.
Elbette ki, diktatörlüklere karşı verilen her tür mücadeleyi desteklemek elbette boynumuzun borcu. Derdimiz de bu. Bunu söylemek bile gereksiz.
Fakat yaşanan şey, tarihi hızlandırarak, İslâm dünyasının en güçlü sosyal, siyasî ve entelektüel aktörü hâline gelen İslâmî oluşumları ve söylemleri öne sürerek daha fazla büyümeden boğmaktı!