Türkiye'deki medya rejimi kaotik bir görünüm arzediyor. Dünyada hiç bir toplumun medyası ve televizyonu, kendi kültür, tarih, düşünce, sanat, yani medeniyet dinamiklerini dinamitlemez; ama Türk medyası ve Türk televizyonları, medyatik sömürgecilik yapıyor. Bu toplumun tarih yapmasına imkân tanıyan temel değerlerini, anlam haritalarını ve anlamlandırma pratiklerini -sömürgecilere rahmet okutacak kadar- tarumar ediyor. Arthur Asa Berger''in deyişiyle, bir “terör aygıtı” gibi işlev görüyor. KAMU YAYINCILIĞI: KÜLTÜREL DİNAMİKLERİ YENİDEN ÜRETİR Dünyada temelde iki tür televizyon yayıncılık sistemi var: Birincisi, kamu yayıncılığına dayanan, öncülüğünü BBC'nin yaptığı ve bütün Avrupa ülkelerinde hâkim olan yayıncılık sistemi. Kamu yayıncılığı, aslında ulus-devlet yapısının hâkim olduğu bir zaman diliminin ürünü. Kamu yayıncılığında, temel ilke, “denge'': Toplumdaki bütün farklı kesimlere, duyarlıklara, sınıflara karşı dengeli bir tavır takınılır; “eşit mesafe”de durulur.