Yusuf Kaplan Yeni Şafak Gazetesi

Türkiye "yeni Endülüs" olmayacak...

Türkiye, eninde-sonunda Batılılarla hesaplaşacak... Bu kaçınılmaz. Türkiye, prangalı bir ülke çünkü. Nereye, hangi alana bakarsanız bakın, prangalar var "boynunda". Bu prangaları kırmamız...

07 Nisan 2017 | 1.039 okunma

Türkiye, eninde-sonunda Batılılarla hesaplaşacak...
Bu kaçınılmaz.
Türkiye, prangalı bir ülke çünkü.
Nereye, hangi alana bakarsanız bakın, prangalar var "boynunda".
Bu prangaları kırmamız kaçınılmaz.
Kaçınılmaz; çünkü kimliğini, yerini, yönünü, yörüngesini kısacası her bakımdan bağımsızlığını yitirmiş bir Türkiye, ayakta bile kalamaz.
İşte referandum, bu açıdan Türkiye'nin prangalarından kurtulma mücadelesinde kilometre taşlarından biri.
Tam da bu nedenle, Türkiye'de yapılacak bir "seçim", bütün belli başlı Batı ülkelerinin referanduma karşı açık ve sert şekillerde tavır almalarına yetti!
Sadece bu gerçek bile, bizim "ayıkmamıza", toparlanmamıza, prangalarımızı kırma mücadelesinde tek yürek tek bilek olmamıza yetmeliydi; ama öyle anlaşılıyor ki, yetmedi, ne yazık ki.
ÖNCE ZİHNÎ PRANGALARI KIRACAĞIZ...
Önce şunu bileceğiz: Türkiye'nin boynuna bu prangalar Batılılar ve onlarla aynı hedefe yürüyen Batıcılar tarafından geçirildi.
Bu ülkenin en ürpertici prangası, zihnî prangalardır.
Avrupalıların modernlikle birlikte geliştirdikleri meydan okuma, bütün medeniyetlere saldırıya dönüşünce Osmanlı da bundan nasibini aldı.
Avrupalıların geliştirdikleri modernleşme projesinin, dünyayı köleleştirme, kontrol ve kolonize etme, zihnen ve kültürel olarak dünyayı teslim alma ve böylelikle insanlığın bütün büyük medeniyetlerinin kökünü kazıma projesi olduğunu göremedik.
Modernleşme, ilerleme olarak pazarlandı.
İlerleme de güce, güç üreten bilim ve teknolojiye sahip olmak olarak algılandı.
Batılıların modernleşmeyle birlikte geliştirdikleri, gücü, güç üreten araçları ve dolayısıyla maddî ilerlemeyi kutsayan yolculuklarının sadece Batılıları değil bütün insanlığı gücün, güç üreten araçların kölesi hâline getireceğini, insanlığı sosyal darwinizmin hâkim, güçlü olanın haklı ve hayatta kalma hakkı olduğu köleleştirici uygarlık anlayışları, sonuçta hem Avrupa'yı hem de dünyayı cehenneme çevirdi yalnızca.
Batı'da bile modernliğin, Yaratıcı'ya, insana, tabiata ve bütün medeniyetlere saldırı olduğu neredeyse yüzyıldır açıkça tartışılırken ve bu çıkmazdan nasıl çıkılabileceği yakıcı meselesi üzerinde kafa patlatılırken Türkiye'deyse hâlâ Batı da, Batılı modernlik anlayışı da, bütün modern, laik, kapitalist insan, toplum, dünya anlayışı da kutsanıyor!

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kuşanmadan kuşatamazsın: İlim, İrfan, Hikmet ekseninde Medeniyet Tasavvuru Yolculuğu 18 Kasım 2024 | 177 Okunma Yahudiler Hollanda’yı nasıl dönüştürüyor? 17 Kasım 2024 | 481 Okunma Entelijansiyası olmayan bir ülke, bağımsızlığını da varlığını da sürdüremez!  15 Kasım 2024 | 259 Okunma Maarifin dirilişi: Medeniyetin kalp ve zihin yolculuğu 11 Kasım 2024 | 186 Okunma Amsterdam’da gerçekte ne oldu?  10 Kasım 2024 | 591 Okunma