Türkiye, Tanzimat’la yönünü, Meşrutiyet’le ve Cumhuriyet’le yörüngesini yitirdi. Özal’lı yıllardan itibarense ruhunu yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Türkiye’nin ruhunu yitirme tehlikesinin arka planını, boyutlarını ve sonuçlarını tartışacağım bu yazıda.
Türkiye’nin iki asırlık Batılılaşma tecrübesini bir de başka bir açıdan okumayı denemek isterim. Bu iki okuma biçimi görünüşte zıt gibi görünse de gerçekte bakılan yere göre değişen manzara hikâyesi bu.
Buna göre, Osmanlı modernleşmesi, Tanzimat süreci, reaksiyoner de olsa, bir anlamda, modernliğin meydan okumasına karşı bir tür direniş biçimi olarak da görülebilir. Meşrûtiyetlere gelinceye kadarki süreçte, hem Batı’yı yakından tanıma imkânı bulduk hem de kendi yolumuzu bulma, çıkış yolumuzu vuzuha kavuşturma imkânlarımızı yakalamaya başladık: 19. yüzyıldan 20. yüzyıla sarkan dönemde, çok büyük bir fikrî birikim inşa etmeyi başardık. O...