Sultanahmet gibi merkezî bir yerde, İstanbul'un kalbinde,
turistlerin katledilmesi, öyle basit ve geçiştirilecek bir hâdise
değil!
Birileri, Türkiye'yi dize getirmek için her yolu deniyor: Irak'ı,
Suriye'yi dize getirdiler ve parçaladılar vahşî canavarlar gibi!
Pakistan'ı paçavraya çevirdiler, güçten-kuvvetten düşürdüler,
kelimenin tam anlamıyla “hadım ettiler” -atom bombası yaptı
diye.
Ama İran, nükleer yaptı, önü açıldı: Irak'a, Suriye'ye, Arap
Yarımadası'na yerleştirildi. İran vurulmadı, durdurulmadı; aksine
“yürü!” denildi... Niçin peki!
TÜRKİYE SON KALE OLDUĞU İÇİN KUŞATILIYOR!
Ve Türkiye vuruluyor, güya Batı ittifakının bir üyesi Türkiye'nin
etrafı ateş çemberine çevriliyor, kuşatılıyor!
Türkiye, niçin kuşatılıyor olabilir ki?
Son Kale olduğu için.
Sistem içinden de olsa, sisteme muhalefet ettiği için.
Daha önemlisi de, bölgenin geleceğini belirleyebilecek güce, tarihî
derinliğe, medeniyet tecrübesine, çok kültürlü medeniyet pratiğine
-dünyada- yalnızca Türkiye sahip olduğu için.
Ve yeniden bu tecrübeyi hayata geçirme iradesi göstermeye
kalkıştığı için Türkiye vuruluyor, durdurulmaya ve dize getirilmeye
çalışılıyor.
Aç kurtlar çok korkuyorlar! Biz gelince onlar gidecekler çünkü.
O yüzden bölgede kan banyosu yaptırıyorlar mazlum halklara.
Kana doymuyorlar! Doymadılar! Doymayacaklar! Türkiye'yi de dize
getirmek, sersemletmek ve teslim almak için saldırıyorlar
barbarca!
Ama başaramayacaklar!