Türkiye’de bazı İslâmî çevreler, İslâm’ı modern veya postmodern söylemler ve kavramlar üzerinden yani Batı’ya Göre tanımlama ve yorumlama çabası sergiliyorlar.
Bazı çevrelerse, İslâmî değerleri, ilkeleri, kaynakları korumak adına reaksiyoner tavırlar geliştiriyorlar, böylelikle İslâmî değerleri, ilkeleri, kaynakları savunduklarını zannediyorlar.
İki tavır da çıkmaz sokaktır.
Yaklaşık iki asır önce başlayan medeniyet krizinin bizi sürüklediği çarpık yolculuğun getirdiği iki zihnî savrulmadır.
İki asır önce görünüşte zıt kutuplara mensup Osmanlı münevverlerinin yaşadığı zihnî savrulmanın uzantısıdır bu.
Garplılaşma yanlısı Osmanlı münevverleri, “İslâm mâni-i terakkidir” (İslâm ilerlemeye engeldir) söylemini dillendiriyorlardı. Garpçı Osmanlı münevverleri, bu söylemleriyle Batı’yı / ilerleme’yi merkeze yerleştiriyorlar, burada, bu topraklarda Batı’ya Göre hareket ederek DOĞRUDAN Batı’yı meşrûlaştırmış oluyorlardı.