Türkiye’de üniversitenin köklü felsefî, varoluşsal sorunları var. Üniversite sayısını artırarak üniversitenin sorunlarını çözemeyiz; aksine, kangrene dönüştürürüz.
Türkiye’nin çok üniversiteye ihtiyacı yok; her alanda ülkemizin önünü açacak, dünya çapında düşünce, bilim, sanat insanları yetiştirmemizi, yeniden insanlığın önünü açacak akımlar geliştirmemizi mümkün kılacak bir kaç tane birinci sınıf üniversiteye ihtiyacı var öncelikle.
AYDINLANMA ÜNİVERSİTESİ: NİCELİĞİN VE BATI-MERKEZCİLİĞİN HÜKÜMRANLIĞI
Üniversite krizi, sadece bizim yaşadığımız bir sorun değil. Küresel ölçekte, köklü bir üniversite krizi yaşıyor dünya.
Aydınlanma’nın tohumlarını eken bilimsel devrim’in kurucu babalarından Francis Bacon’ın ünlü “bilgi güçtür” aforizması, modernlerin, bilme çabasını, Descartes’ın “tabiatın efendileri ve hâkimleri olacağız” mottosuyla hareket ederek gücü ele geçirme kaygısına dönüştürmelerine yol açtı.
Çağdaş / modern üniversite, işte bu temel üzerine bina edildi. Buna da “hurafelerden kurtulma, aydınlanma çabası”, denildi.