Türkiye dünya haritasındaki herhangi bir ülke değil: Bin yıllık insanlık tarihini yapan iki aktörden biri. Diğeri Batılılar.
Bin yılın ilk 8 asrında biz varız: Selçuklu, Eyyûbî ve Osmanlı çocukları olarak biz: Tek derdi hakikat olan, hakikatin hayat bulması, hayat olması ve bütün insanlığa hayat sunması için nefes alıp veren, alıp verdiği nefesi hakikatin sesine dönüştüren hakikat medeniyetinin çocukları olarak biz.
Son iki asırda, biraz daha zorlarsak son üç asırda ise Avrupalılar / Batılılar var: Dünyaya onlar çeki düzen veriyorlar.
Ama Batı hâkimiyeti büyük ölçekli oldu, bütün dünyayı Batılı kavramlarla ve kurumlarla istilâ etti, bütün dünyanın medeniyetlerini talan etti, kültürlerini tarumar etti.
Sonunda bizzat Batılı tarihçilerin deyişiyle, gelinen nokta itibariyle son yüzyılda insanlığın en karanlık yüzyılını üretti, tarihte hiç bir medeniyetin yapmadığı kadar dünyayı cehenneme çevirdi, tabiatı delik deşik etti, Tanrı fikrini, hakikat fikrini yok ederek insanlığı ontolojik bir felâketin eşiğine sürükledi.
Onca devrimlere, onca bilimsel, düşünsel ve ekonomik atılımlara rağmen insanlığı getirip bıraktığı yer, tam bir çıkmaz sokak.