Çanakkale'de Avrupalı büyük devletler, İslâm'a nihâî darbeyi vurmak için ittifak etmişlerdi: Hedef, Osmanlı'yı durdurarak, tarih yapan bir aktör olarak İslâm'ı tarih sahnesinden uzaklaştırmaktı. Avrupalı güçler, sonunda hedeflerine ulaştılar: Osmanlı durduruldu ama Bedir'in ruhunun yeniden canlanması anlamına gelen bir ruh inşa edildi: Çanakkale ruhu'ydu bu. Çanakkale ruhu, Müslümanların yokoluş saldırısıyla karşı karşıya kaldıkları bir ortamda, müşterek ümmet şuurunun şahlanması, destan yazmasıdır. İçinden geçtiğimiz süreçte de bütün Batılı emperyalist ülkeler, İslâm'a ölümcül darbe vurmak amacıyla bin yıldır Selçuklu, Eyyûbî ve Osmanlı'nın kurdukları Ehl-i Sünnet Omurga'yı çökertmek üzere Mısır'ı, Türkiye'yi ve Müslüman Kürt omurgayı parçalamaya çalışıyorlar. Şunu iyi bilelim: 200 yıldır Vehhabîlik üzerinden Selefiliğin kışkırtılması, hızla yaygınlaştırılması; Kürtlerin laik Kürt kimliği üzerinden İslâm'dan uzaklaştırılması; Mısır'da İhvan'ın kuşatılması, İran'ın önünün alabildiğine açılması, Arap dünyasını kuşatmasına göz yumulması ve Türkiye'nin içeriden ve dışarıdan vurulması, Ehl-i Sünnet Omurga'nın, dolayısıyla İslâm'ın yeniden tarihî bir yürüyüşe soyunmasını engellemeyi amaçlıyor.