Bazılarımız için 1 lira önemlidir. Zira, 12 liramız vardır. 1 lirasını birisine verdiğimiz veya harcadığımız zaman 11 liramız kalır. Sonra, yarım ekmek alırsın, yüz gram da peynir, çay içmeye paran ya kalır ya kalmaz.
Bazılarımız için 100 lira önemlidir, bazılarımız için bin lira.
Üç bin lira maaşın var, bin iki yüz lirasını kiraya veriyorsun. 75 lira apartman aidatı ödenecek. Elektrik, su, doğalgaz, en az kullandığın zaman 350 lira. Ne kaldı? 1375.
İdareli harcamak lazım.
Yüz lirası olanın idareli harcamasıyla yüz bin lirası olanın idareli harcaması birbirinden farklıdır.
Bu, anlatılır bir şey midir bilmiyorum. Deneyeceğim.
Sen, zeytin alırken birisi gelir.
Sen fiyatları kıyaslıyorsun. Bir zeytin var, kilosu 6,5 lira. Bir başka zeytin, 9 lira. En pahalısı 27 lira.
Yani, senin gittiğin bakkalda fiyatlar öyle.
Biri geliyor. Daha girerken soruyor.
En iyi zeytin hangisi? Kaç para? Ver oradan yarım kilo.
Sen 6,5 liralıktan almaya utanıyorsun. Bari 9 liralıktan alayım diyorsun.
Adam, zeytin, peynir, pastırma, artık ne lazımsa, hesap kitap yapmadan ‘at arabaya’ diyor tezgahtara.
Sonra vzzzzt! Gidiyor.
Bu, tam bir kıyaslama olmadı.
Başka birini düşünün.
Senin 100 gram zeytin alırken yaptığın ince hesapları, otomobil alırken bile yapmıyor.
Filan otelde bir gece konaklama kaça?
Bin, iki bin, üç bin...
Hiç önemli değil.
Şu pabuç kaça?
Beş bin.
On bin olsa daha iyiydi.
Arap aleminde bir zümre öyledir.
Küçük oğlana otomobil, büyük oğlana yelkenli.