Prag, Viyana, Petersburg, Berlin, Paris, İsviçre, Kuzey Afrika. . . Ve 19. Yüzyıl. Keşke içlerinde biraz da İstanbul olsaydı. Bir filozof için, bir sosyolog için harika şehirler. Ya şair için? Rilke gibi bir şair için? Dünya, yaşadığı şehirlerin sokaklarına, çarşılarına, binalarının duvarlarına aval bakan insanlarla dolu. Fakat Rilke, gözleri herkesin göremediği kadar derini görebilen, katılığı aşabilen, varlığı okuyabilen hassas bir ruh. “Kör et gözlerimi, yine de görebilirim seni Kapat kulaklarımı duyabilirim seni Ayaklarım olmadan da gelebilirim sana Çağırabilirim seni ağzım olmadan da Koparsan da kollarımı tutarım seni Yüreğimle, ellerimle olduğu gibi Kapatsan da yüreğimi, beynim çarpacak Ve beynime salsan da alevler Kanımın her damlasında taşırım seni” Bu şiiri yazabilecek bir ruh.