Evvelce Bursa’ya bir Arap gelmiş, birkaç gün kalmış. Kaldığı sürece yağmur yağmış.
Gel zaman git zaman, aynı Arap Mekke’de Bursalı bir hacıya rastlamış.
Nerelisin?
Türkiye.
Neresinden?
Bursa.
Merakla sormuş Arap:
Ben geçen sene Bursa’ya gelmiştim. Üç gün kaldım. Devamlı yağmur, yağmur, yağmur... Allahını seversen söylesene, o yağmur hala yağıyor mu?
Bizim Hatay gezimiz de öyle oldu. Çarşıda yağmur. Dünyanın geceleri aydınlatılmış ilk caddesi Hatay’daymış. Şimdiki adı Kurtuluş caddesi, orada yağmur. Yemek yediğimiz Konak Restoran’da yağmur, Habibunneccar Camii’nde yağmur.
Musa ağacı, Hızır’la Musa Peygamber’in buluştuğuna inanılan bir su başında. Suya da Ab-ı Hayat Çeşmesi’ diyorlar. İçen gençleşiyormuş.
Efsane olduğu şuradan belli ki, içen kadınların iki gün aynaya bakmaması gerekiyormuş. Aynaya bakarsalar tılsım bozuluyormuş.
Oralarda da hep yağmur. Tabii Vakıflı Köyü’nde de.