Aslında Ziyauddin Serdar’ın kitabın başlangıcında 60’larla, 70’lerle ilgili anlattıkları ‘bizim iyi günlerimiz’miş. Umutlarımız varmış. Bize eksiğiyle, fazlasıyla yol gösterecek öncülerimiz varmış. Az şey mi Hasan el-Benna’dan, Mevdudi’den, Malik Binnebi’den, Seyyid Kutub’dan (doğrudan veya kitaplarını okuyarak) ders almak? Soğuk savaşın nispeten ‘okunabilir’ ortamında Müslümanlar olarak kendinize bir çıkış yolu arıyorsunuz. Diyelim ki, kendi ‘ergenekon’unuzu arıyorsunuz. Soğuk savaşın okunabilir ortamından şunu kastediyorum. Bir tarafta Sovyetler var öteki tarafta Amerika. Bir taraf komünist bir taraf kapitalist. Biz ikisi de değiliz ve daha iyiyiz. Yani, fırsat bulursak daha iyiyiz.