Telefonumda bir mesaj. Cemal Şakar’dan.
‘Yarınki paneli unutmadın inşallah.’
Ne? Yarın mı? Ama yarın Ankara’ya gidiyorum. Kaytaramayacağım bir vazife var.
‘Cemal, ben gelemiyorum.’
Anlatıyorum. Cemal de mazur görüyor beni.
Ne mi panel?
Bilim ve Sanat Vakfı’nda, Cemal Şakar, Aykut Ertuğrul ve Havva Hale Sert ile birlikte Ramazan Dikmen’i konuşacaktık, o panel.
Biraz sonra Suavi Kemal Yazgıç beni aradı. Ben katılamıyorum deyince Cemal Suavi’yi aramış. Suavi de Allah razı olsun kabul etmiş.
***
Yolda izde yazı yazmaya üşeniyorum. Şimdiden yazayım.
Ne yazayım?
Ramazan’ı yazayım. Böylece, panele katılamamanın kendi içimde oluşturduğu boşluğu biraz telafi etmiş olurum.
Yazdım. Bitti.
Uçak saat 16:00’da. Biletime baktım. Tövbe estağfirullah!
Bugün gitmiyormuşum! Program yarınmış.
‘Cemal, ben geliyorum.’
Yazı ne olacak?
Şimdi onunla uğraşıyorum.
İşte, girizgahını yeni duruma uyarladım. Buradan devam edebiliriz. Paneli de uygun bir zamanda yazarız.