Ahmet Davutoğlu iyi bir entelektüel. Bilhassa siyasetin dışında olduğu yıllarda onu dinlerken gaflete düşmemeye çalışırdım. Konuşmalarında boşluk olmazdı. Yazılarında da öyle.
İşin içine siyaset girince retorik de giriyor. Dolgu cümlelerine, girizgahlara ihtiyaç duyuyorsunuz.
Davutoğlu’nun dışişleri bakanlığındaki performansı dünyanın da dikkatini çekmiştir.
Başlangıçta Davutoğlu’nun teorisiyle pratiği yan yana gitti. Bir aksama olmadı.
Kuvvetli müzakereciydi. Tezini iyi savunuyordu. Fakat bütün oturumlarda haklı çıkan bir müzakereci zamanla rakiplerinin memnuniyetsizliğine sebep olabilir. Hep o haklı, hep o haklı. Can sıkıcı bir şey bu.
Sonraları da o haklıydı. Fakat hayat, onun haklı olduğu tarafa doğru akmadı.