Türküleri, içinde şiir bulsanız da seversiniz, bulmasanız da. Güftesinde yoksa şiir, nağmesinde vardır. Hiç birinde yoksa şivesinde. Toprağın, rüzgarın, gamın kasavetin ses olup bağlamanın tellerine düşmesi sizi bazen yazıya dökülmesi imkansız bir şiirin içine sürükler. Müzikle yazılmış o şiir. Boşuna yormayın kaleminizi. Daha türkünün bir kelimesi söylenmeden, bağlamanın sesiyle, (Sipsiyi, curayı da unutmayalım) Ege’nin çam kokulu dağlarının rüzgarını hissettiğiniz olmadı mı hiç? “Hayd’ülen de Hayd’ülen Gara Dağın da sandalı Vurulmuş da ganeyo Kerimoğlu’nun da her yanı” Orta halli laflar bunlar. Ama Kerimoğlu Zeybeğini dinlediğinizde içine düşeceğiniz atmosfer, türkünün her kelimesini Toroslar’ın uygun bir yerine yerleştirir. Her tepede bir zeybek. Balıkesir’i Ege sayarsanız, oralarda bir zaman yaşadım.