Algı operasyonu’ tabiri iyi ki icat edildi. Yoksa, beğenmediğimiz lafları, hoşumuza gitmeyen fikirleri nasıl bertaraf ederdik?
Bir kolaylık. Analiz gerektirmiyor. Anlama çabası gerektirmiyor. Bir eleştiri çalışması da gerektirmiyor. Herhangi bir söze, yazıya, ‘algı operasyonu’ de, kaldır at.
Şimdi, ‘algı operasyonu’ denilen realiteyi inkar mı etmiş oldum?
İlk cümlelerim öyle ‘algı’lanabilir. Arkasından inkar geleceğini düşündürebilir.
Hayır. ‘Algı operasyonu’ diye bir şey var. Belki daha doğru terim, ‘algı yönetimi operasyonu’dur. Ama, bizde yerleşti.
Bir uzman, (Emily O. Goldman) yanıltmanın, yanlışın ‘algı yönetimi’nde kullanıldığını, bunda amacın, karşı tarafı, ‘inanmasını istediğin şeye inandırmak’ olduğunu yazıyor. (Bu iktibası Wikipedia’da gördüm.)
Biz, hepimiz, algı operasyonlarına maruz kalıyoruz.
Hele Fetö’den sonra, uzman olduk.
Bazen, ‘’ecnebiler’in, bazen ‘karşı taraf’ın algı operasyonuna maruz kalıyoruz. Elbette bazen de ‘bizim taraf’ın algı operasyonlarına...
Evet, ‘kendi taraf’ımızın.
‘Öteki’nin, ‘ağyar’ın algı operasyonlarına karşı savunma mekanizmaları geliştirmek tabiidir. ‘Zihinsel bağışıklık sistemi’miz, karşı tarafın algı operasyonu olmayan hamlelerine karşı bile, duyarlıdır.
Algı operasyonun kötüsü, hanemizin içindeki algı operasyonudur.
Allah, bizleri gerçeğe yaklaştırsın. Her türlü algı operasyonundan, her türlü şeririn şerrinden korusun.
(Dualarımıza bile girdi algı operasyonu. Vay be!)
H H H
Önceki gün, ‘Ülkücüler’in siyasi hicreti’ni yazdım.
Çok yorum geldi. Yorumların bir kısmı kendilerini ‘ülkücü’ olarak tanımlayan okurlardan geliyordu.