Araya Kurban Bayramı girdi, Amin Maalouf’un ‘Labirent’i (YKY) ortada kaldı. Şimdi, kaldığımız yerden devam edebiliriz.
Son olarak İmparator Meiji döneminde Japonlar’ın yükselişe geçtiğini ve 1905 Mayıs’ında Rus donanmasını okyanusa gömdüğünü, bu zaferin bütün doğu dünyasında geniş yankı uyandırdığını, bizimkilerin de Japonya’nın bunu nasıl başardığını çok merak ettiğini aktarmıştım.
Japon zaferinin yankılarını Maalouf’un ‘dürüst şarkiyatçı’ diye vasıflandırdığı Edward G. Brown ‘İran Devrimi 1905-1909’ adlı eserinde şu cümlelerle yorumluyor:
“Son 30-40 yıl içinde Türkiye, İran, Mısır, Fas, Kafkasya, Kırım ve Hindistan’da çeşitli siyasi ve dini tezahürleri gözlemlenen Müslüman dünyanın uyanışı, Japonya’nın Rusya’ya karşı kazandığı zaferle büyük ölçüde hızlanıp güçlendi. Çünkü bu zafer uygun silahlara ve donanıma sahip olduklarında Asyalıların Avrupa’nın en müthiş ordularına pekâlâ kafa tutabileceklerini gösterdi.”
Maalouf Osmanlı İmparatorluğunun ilgisini de not etmiş. Hatta 31 Mart darbesine bile Japon devriminin ilham verdiğini söylemiş.
Uzaktan (Çok da uzaktan değil, onun babası, dedesi de Osmanlı tebası) bir aydının yaklaşımı olarak not etmekte...