Tabii ki hissediyoruz, Erol Olçak’ın eksikliğini. (Biz, ‘Olçak’ diye tanıştık. Sonradan resmi soyadının ‘Olçok’ olduğunu öğrendik ama, hep ‘Erol Olçak’ diye andık. Yazarken resmi olanı yazmak lazım mı değil mi bilmiyorum. Dilim ‘Olçak’a daha kolay dönüyor. ) Erol, arkadaşımızdı. Derdimizle hemdert oluyordu. En azından gelip dertleşiyordu. Yüzü gülüyordu. Kalbi gülüyordu.