Nasrettin Hoca’ya bir evrak getirmişler. “Hocam bunu okur musun” demişler. Hoca da başlamış okumaya. . . “Can u gönülden, derun-i dilden sevdiğim, efendim, evvela mahsus selamlarımı arz ederim. . . ” “Hoca bir yanlışlık var” demişler evrakı getirenler. “Nasıl yanlışlık?” “Bu mektup değil, tapu” demişler.