‘Latinler istemiyor Trump’ı. Göçmenler hiç istemiyor. Kadınlar nefret ediyor.’
‘Hillary Clinton’ın kadın olması dolayısıyla, kadın düşmanı bir adaya karşı ilave bir avantajı var.’
‘Amerika’da ne kadar şöhret varsa, müzisyenler, Hollywood artistleri, enteller, hepsi Trump’a karşı bayrak açtılar.’
‘FETÖ’cüler de istemiyor.’
‘Zaten Amerikalıların seçime alakası az. Fakat, Trump’a öfkelenen göçmenler, Latinler, siyahiler, cinsi değişikler sandığa yüklenirse, fark Clinton lehine açılır.’
Aman ya Rabbi!
Amerika, belki de hiç bu kadar sonucu belli bir seçime girmemişti!
Amerika seçimleri hakkında yorum yapanların hepsi, e’uzü besmele gibi, sözlerinin başına, ‘Trump’ın kazanma şansı yok’ cümlesini koyuyordu. Bu cümleyi kullanmak, bir şeyden anlıyor görünmenin işaretiydi.
Ben, hiç kumar oynamadım. Çocukken mahallede, yere para dizilerek oynanan bir misket oyunu vardı. ‘Baş oyunu’ diyorlardı.
Bozuk paralar karşıya dikiliyor. Sen misketi üç-dört metre mesafeden yuvarlıyorsun.
Vurduğun paradan ilerisi senin oluyor.
Baş taraftaki parayı devirirsen, yerde dizili paraların hepsini alıyorsun.
Baş tarafta genellikle bir elli kuruş. Sağa doğru yirmi beş kuruşlar. Hepsini toplasan iki-üç lira anca eder. O kadarcık bir para.