Prof. Dr. Ali Köse’nin kitabında (Dinin Geleceği, Nobel Yayıncılık) din-ahlak ilişkisine dair kuvvetli bir bölüm var.
Dinlerin kesin inançlılarına göre “Dindarlığın ahlakla doğru orantılı olduğunu düşündüklerini, tüm ahlaki normların aşkınlığın eseri olduğuna, din kaynaklı ahlak olmazsa toplumun kendi kendisini kontrol edemeyeceğine inandıklarını” söylüyor.
Bu yaklaşımı Voltaire’den (Tanrı yoksa bile onu icat etmemiz gerekir) Gedrge Washington’dan (Dinin prensipleri olmadan ulusal ahlak tesis edilemez) Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler’indeki İvan’ın söylemlerinden (Tanrı yoksa her şey mubah olur) alıntılarla örneklendiriyor.
“Karşı fikirde olanlara göre ise din olmadan da pekâlâ ahlaklı olunabilir.”
Hangi tarafın söylediği doğru?
“Transparency International 1993 yılından itibaren 180 ülkeyi her yıla ait verilerle yolsuzluk, rüşvet, kamusal ahlak, güvenilirlik gibi çeşitli endekslerle izlemektedir. 2019 yılı raporuna göre sonuçlar nettir. Dindarlık düzeyi yüksek ülkelerde yolsuzluk vb. diğer ülkelerden daha az değildir, tam tersine daha fazladır. Seküler İskandinav ülkelerinde yolsuzluk vb. en düşük düzeylerdi iken Tanzanya, Zimbabve, Guatemala...