"Akil baliğ olduğum günden beri, okumak, düşünmek, yazmak ve konuşmak hayatımın en belirgin yanları oldu. Gölgesinde doğduğum kültür ve toplum düzeni ise İslamcı olmaktan başka ve daha anlamlı bir seçenek bırakmamıştı benim için. Örgütlü mücadelenin önemine inanmakla birlikte hiçbir örgüt ve cemaatin öngördüğü hiyerarşi ve üyelerinden beklediği düşünme ve davranış kalıpları uymuyordu bana.”
Bir çoğumuzun hikayesine benziyor Mehmet Efe’nin anlattıkları. Fakat Efe bir çoğumuzdan daha coşkun, daha ısrarlı, kendi tabiriyle daha fanatik.
Taşkın bir dili var. Kullandığı kelimeler aynı kelimelerin lügatlerde yazılı anlamlarından daha çok anlam ifade ediyor. Kelimeler, cümleler birbirini tetikliyor.
“Sonuçta gençliğim mücadele geleneğimizin öncülerini, mücadeleye katkılarıyla öne çıkmış ağabeyleri okumak/dinlemek/izlemek, İslam’ı yeniden tarihin ve dünyanın merkezine yerleştirme mücadelesinin zincirine eklenmek amacıyla dergiler çıkarmakla geçti.”
“Sistem akrabalarımı Kürt diye dipçikler, köylerimizi yakarken öte yandan annemin başörtüsünü iç düşman ilan ettiğinde, yine aynı sistem ailemizin tek dehası ve bir bilim kadını olmak isteyen kız kardeşimi bir sembole...