Lafı çokça edilir. 66’ya bağlamak dersin, biraz dolaşık işler, numaralı işler için söylersin.
Bildiğiniz, iskambille oynanan 66 oyunu. Eski kuşak hala oynar, gençler o kadar değil. Bizim Follu’nun kahvesinde Tuluğun Fahrettin’le İrfan veya Dişçinin Sabri oynarsa oynar.
Bütün oyunlar gibi zekâ oyunu.
Şans da lazım. Şans olmayınca zekânın imanı gevrer.
Kart sayısı az. Oyuncu sayısı da az. 2 kişi 24 kartla oynuyor. 66 puana ulaşan eli kazanıyor.
Şu anda oyunu tarif edecek değilim. Tarifleri internette var. Merak eden baksın.
Benim ilgimi çeken, oyunculardan birinin elindeki kağıtlara bakıp, rakip oyuncunun kağıtlarına dair bir tahmin yaptıktan sonra rakibine “Kapalısın” demesi masadaki kâğıt destesini kapatıp rakibinin kâğıt çekmesine izin vermemesi ve ondan sonra olanlar.
Gözümün önüne de daha çok Salif’in İsmail’in kocaman eliyle kâğıt destesini avuçlayıp kenara sertçe koyup Sabri’nin gözüne doğan gibi bakarak “Gapalısın! Ver bi maça!” demesi canlanıyor.
‘Kapalısın’ demek, elindeki kartların 66 sayı almana yeteceğinden emin olmak anlamına geliyor.
Yerde çekilmemiş ve artık çekilemeyecek olan kartlar var. Onların ne olduğunu bilmiyorsun.
Rakibinin elindeki kartları da bilmiyorsun.
Kendi elindekileri biliyorsun. Elindekine göre tahmin yürütüyorsun.
Rakibinin elinde senin tahmin ettiğinden bir fazla koz olabilir. Yerde olmasını umduğun bir koz belki rakibinin elindedir.
Ya da senin istediğin (‘Ver’ dediğin) kâğıt rakibinin elinde olmayabilir. Mesela koz kupa, senin elinde sinek ası var. Fakat rakibinin elinde hiç sinek yok.
Rakibin, 9’lu kozla senin sinek beyini alır.
Yani yanılabilirsin. Ama bazen riski göze alırsın. Çıkmayaydı o kâğıt elinde, yerde çıkaydı!
Benim zihnimi 66 oyununa götüren, Osman Kavala’nın ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılması. Birlikte yargılanan isimlere de 18’er yıl ağır hapis cezası verilmesi.
Uzun zaman iddianamesi hazırlanamamıştı. Bir ara casusluktan muhakeme edilmiş arada tahliye kararı verilmiş. Casusluktan bir netice alınamamış Gezi olaylarını organize etmekten tutuklanmış.