“Bir insan kimin annesini, kimin oğlunu, kimin kızını, kimin kardeşini, yani kimi öldüreceğini bilmeden bir yere bomba atabilir mi” diye sormanın hiç anlamı yok.
İnsanlar yapıyor bunu.
Ölecek olanları kadın, çocuk, anne, baba olarak görmüyor. Başka türlü tasnif ediyor. ‘Onlar’ diyor, ‘ötekiler’ diyor, ‘dava,’ ‘hizmet,’ ‘görev’ diyor yapıyor.
Bu defa bir kadın. Bıraktı bombayı İstiklal’e, bombanın patlamasına yakın yürüdü gitti.
Görmüştür civardan geçenleri, etrafta oturanları.
Bilmiştir bu insanlardan bazılarının öleceğini.